09.09.2015

FİTCH’TEN TÜRKİYE AÇIKLAMASI

Fitch, Türkiye’nin kredi notu için hayati öneme sahip olan mali pozisyonunun bozulmadığını açıkladı.

8 Eylül’de Türkiye gözden geçirme raporu yayınlayacak olan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch,rapor öncesinde kısa bir değerlendirmede bulundu.

Fitch, Türkiye’nin kredi notu hakkındaki temel göstergelerden mali pozisyonun gücünü koruduğunu ve kredi notunu desteklediğini belirtti.

Fitch tarafından Londra’da düzenlenen ülke kredi notları konferansında konuşan kıdemli direktör Paul Gamble, Türkiye’nin kredi notunun gelecek hafta değerlendirileceğini ifade ederek, “Türkiye’nin kredi notuna dair temel faktör mali pozisyon. Devam eden tüm siyasi hareketliliğe rağmen (Türkiye’nin) mali kuvveti gücünü yitirmedi. Faiz dışı fazlanın rahatlıkla GSYH’nin yüzde 1.5’i düzeyinde olabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Gamble, genel seçimlerin ardından güç kaybeden ekonomik reformlara güçlü destek göreceğini umduğunu belirterek, “Tüm siyasi partilerde mali disiplinin devam etmesine yönelik ortak bir görüş var” dedi.

Türkiye’yi yatırım yapılabilir en düşük seviye olan BBB- düzeyinde, “durağan” görünümle derecelendiren Fitch, daha önce ülke notu gözden geçirmesini 18 Eylül’de yayımlayabileceğini açıklamıştı.

Fitch, bundan önce son olarak Ağustos ayında yayımladığı bir raporda, Kasım ayında tekrarlanacak seçimler nedeniyle uzayan seçim döngüsünün Türkiye’de siyasi belirsizliği artırdığını belirtmişti.

http://www.dunya.com/ekonomi/ekonomi-diger/fitchten-turkiye-aciklamasi-274125h.htm

KÜRESEL ŞİRKET KARLARINDA ZİRVE GÖRÜLDÜ

McKinsey Küresel Enstitüsü’nün 30 bin şirket üzerinde yaptığı araştırmaya göre şirketlerin karları küresel olarak 1980-2013 yılları arasında 5 kat artış kaydetti. Gelişen ülkelerdeki şirketlerin yükselişi küresel şirket karlarını aşağı çekiyor. Yatırımcılar için tehlikeli olan bu durum tüketicilere yarıyor.

McKinsey Küresel Enstitüsü’nün 30 bin şirket üzerinde yaptığı araştırmaya göre şirketlerin karları küresel olarak 1980-2013 yılları arasında 5 kat artış kaydetti. Küresel büyümenin yüzde 70 yukarısına işaret eden bu oran şirket karlarının küresel ekonomiye oranının yüzde 7.6’dan yüzde 9.8’e yükselmesine neden oldu. Bu süreç ABD’de daha sert bir şekilde yaşandı. Şirket karlarının ABD ekonomisine oranı yüzde 11.6 ile 1990 seviyesinin iki katı ve 1929’dan bu yana görülen en yüksek seviyeye ulaştı.

Bununla birlikte şirket karlarında zirveyi görmüş olabiliriz. McKinsey Küresel Enstitüsü’ne göre gelişen ülke şirketlerinin devreye girmesi, teknolojik gelişmeler ve artan işgücü maliyetleri gelecek 10 yıl boyunda şirket karları büyümesini 1 puan aşağı çekecek. Bu da son 35 yılın ortalamasının yüzde 20 aşağısına işaret ediyor. Sonuç olarak şirket karlarının küresel ekonomiye oranı tekrar yüzde 7.9’a inecek.

McKinsey direktörü Richard Dobbs, karlardaki düşüşte en önemli etkenin gelişen ülke şirketlerinin batılı rakiplerine göre daha düşük karlara razı olmasını gösteriyor. 2025 yılında Fortune 500’ün yüzde 45’ini gelişen ülke şirketlerinin oluşturacağını kaydeden Dobbs, bu şirketlerin yüzde 25 ila 50 oranında daha düşük karlarla çalıştığını söyledi.

http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1824318-kuresel-sirket-karlarinda-zirve-goruldu

S&P/GİLL: LİKİDİTE TERSİNE DÖNERSE SERMAYE ÇIKIŞI OLABİLİR

S&P’den Gill, “Likidite koşullarının tersine dönmesi durumunda, Türkiye’ye akan sermaye çıkış yapabilir ve dış borcun finansmanı zor olabilir” dedi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor’s (S&P) Türkiye Baş Analisti Frank Gill, İran pazarının açılması olasılığının Türkiye için pozitif bir pazar fırsatı oluşturacağı değerlendirmesinde bulunarak, Türkiye’nin yıl sonunda ekonomik büyümesinin yüzde 3 seviyesinde olacağının öngörüldüğünü söyledi.

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Gill, Türkiye ekonomisinin bu yıl sonu itibarıyla yüzde 3, gelecek yıl ise yüzde 3,2 büyüme kaydetmesinin beklendiğini kaydetti.

İran’ın temmuz ayında varılan nükleer anlaşma sonrasında uluslararası piyasalara açılma olasılığını değerlendiren Gill, “İran pazarının açılması olasılığı Türkiye’nin ihracatçıları için son derece pozitif bir pazar fırsatı. İran son derece büyük bir tüketim pazarı” ifadesini kullandı.

Gelişen piyasalarda sermaye çıkışlarının son aylarda hızlanmasına da değinen Gill, “Türkiye’nin cari açığının yaklaşık yüzde 60’lık kısmı başlıca bankalar tarafından dış borç ile finanse ediliyor. Öte yandan küresel likiditedeki fazlalık hala kendisine gidecek yer aramaya devam ediyor. Endişemiz şu ki likidite koşullarının tersine dönmesi durumunda, Türkiye’ye akan sermaye çıkış yapabilir ve dış borcun yeniden finansmanı zor olabilir. Dolayısıyla yerel likidite koşulları sıkılaşabilir” diye konuştu.

Gill, ilerideki dönemde Türk şirketlerinin finansman imkanlarına erişim olasılıklarını da değerlendirerek, “Güçlü bilançoları ve nakit akışı olan güçlü şirketler sermaye piyasalarına olan erişimini sürdürecektir. Fakat liranın belli bir seviyede daha zayıf olması, döviz cinsinden gelirleri sınırlı olan şirketlerin döviz borçlarını ödemesini zorlaştırabilir” uyarısında bulundu.

http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1824285-s-pden-turkiyeye-likidite-uyarisi