Oğuz Demir, Ekonomistler Platformu İcra Kurulu Başkanı

Başbakan Erdoğan, kurmayları ile birlikte Kalkınma Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı ve diğer ilgili kurumların çalışmaları sonucu hazırlanan yeni teşvik paketini kamuoyu ile paylaştı. Bir kere şunu ifade etmeliyim ki Türkiye’de bugüne kadar hazırlanan ve uygulamaya koyulan en kapsamlı teşvik paketi açıklandı. Özellikle 2004 yılında uygulamaya koyulan kişi başı milli geliri önce 1000 ardından 1500 doların altında kalan bölgelerde yatırımların teşviki ile ilgili uygulama ve ardından 2006 ve 2009 yıllarında uygulamaya koyulan Düzey-2 bölgelerini esas alan teşvik paketine yapılan eleştirilerin ve yaşanan sorunların dikkate alındığı ortada.

Teşvik paketlerinin uygulamada beklenen sonuçları vermesi için yatırım kararlarını etkileyen diğer faktörlerin de yatırım için uygun olması gerekir. Örneğin makro açıdan bakıldığında ekonomik istikrarın küresel, ulusal ve bölgesel düzeyde yatırıma uygun olması ya da pazar koşullarının (iç pazar, ihraç pazarları) yatırıma uygun olması gibi. Bir o kadar önemli bir konu da yatırım finansmanı için şartların uygun olması. Bu açıdan bakıldığında kriz sonrası bu paketin açıklanmış olmasının hızla sonuç vermesini beklemek ya da tek başına Türkiye’nin yatırım ihtiyacına cevap veriyor olmasını beklemek kolaycılık olur.

Diğer yandan Türkiye’de güçlü büyüme sürecinin ya da popüler deyimiyle ısınan ekonominin soğuması beklenmekte. Teşvik paketi beklentisi ile bir süredir yatırımlarını erteleyen iş dünyasının da teşvik ile harekete geçmesi bu noktada büyümede frenleme konusunda soru işaretleri yaratıyor.

Bu makro durum değerlendirmesi dışında teşvik paketine bakarsak; geçmiş eleştiriler çerçevesinde yeni sistemin bence en önemli avantajı bir bölgede yer alan bir firmanın; başka bir bölgede de yatırım yapması durumunda yeni yatırım yapılan bölgedeki teşvik avantajlarının yatırımdan önce faaliyet gösterilen bölgede de aynen geçerli olması. Zira bundan önceki teşvik paketlerinin sonucunda Gaziantep’teki işletme olduğu gibi buradaki yatırımını kapatıp Adıyaman’a taşınıyordu. Hatta bazı sektörlerde (tekstil, konfeksiyon vs.) teşvik paketinde taşınma maliyetleri de devlet tarafından karşılanıyordu. Yani bir nevi yeni yatırım eskisinin taşınmış haline geliyor, bu devlet tarafından bazı sektörlerde teşvik bile ediliyordu. Sonuç yeni yatırım için yapılan teşvik paketinin taşınma paketine dönüşmesi oluyordu. Bu noktada önemli bir çözüm oldu.

Diğer yandan bölgelerde teşvik uygulamasından vazgeçilip iller düzeyine indirgenmesi, bölge – sektör eşleştirme sistemine devam edilmesi, il düzeylerinin sosyo-ekonomik gelişme düzeylerine göre belirlenmesi ve sürekli güncellenebilir olması; sistemin geçmişe göre daha esnek bir yapıya kavuşmasını sağlayacaktır. Ancak özellikle bölgelerin belirlenmesinde kullanılan 2011 Sosyo-Ekonomik Gelişmişlik Endeksi’nin belirleyicisi olan verilerin ben her ne kadar endeks yeni olsa da güncel olmadığını düşünenlerdenim. Bu açıdan zaten sorunlu olan güncel veri üretme sıkıntısının ortadan kaldırılması büyük önem taşıyor işaretlerinin ortadan kalkması için bir an evvel endeks metodolojisi ve kullanılan verilerin kamuoyu ile Kalkınma Bakanlığı tarafından paylaşılması gerekiyor.

Bir diğer önemli konu ise sistemin hala istenen esnekliğe ulaşamamış olması. 2010 yılından bu yana bölgesel kalkınma faaliyetlerinin planlı ve koordine bir şekilde kurulması için kurulan Kalkınma Ajansları’nın sistemden dışlanması büyük bir kayıp. Bence kalkınma ajansları’nın proje bazlı hibe mekanizması; bir başka versiyonu ile teşvik sistemi için de kullanılabilirdi. Yeni yatırımlar için proje bazlı Kalkınma Ajansları’na sunulacak yatırım projeleri, uzmanlar tarafından değerlendirilir ve sektörel ve bölgesel düzeyde teşvik oranlarına kalkınma ajansları karar verebilirdi. Böylelikle hem teşvik edilen yatırımların izleme ve denetlemesinde daha yerinde ve etkin metot uygulanabilir, hem de yatırımların verimliliğine göre esnek bir teşvik metodu uygulanabilirdi. Bu konuya başka bir yazıda tekrar değineceğim.

Teşvik sisteminin bir diğer eksikliği ise her ne kadar bölge sayısı arttırılarak yapı daha esnek bir yapıya kavuşmuş olsa da; geçmişten bugüne yatırımlarda bazı bölgelerin öne çıkmasının önüne geçilemeyeceği endişesnin devam etmesi. Özellikle bence Çankırı, Sinop, Düzce gibi iller öne çıkacak gibi duruyor. Öte yandan geçmişte de en fazla teşvik edilen az gelişmiş bölgelerde (bir önceki pakette 4. Bölge, yeni paketteki 5 ve 6. Bölgeler) istenen yatırım ortamının yakalanabileceği konusunda endişe taşıyorum. Bu noktada Sn. Başbakan’ın açıklamasında verdiği rakamlara bir atıfta bulunmak istiyorum. Sn. Başbakan 2009 yılında açıklanan teşvik paketinin 3. ve 4. Bölgedeki yatırımlarda %50’nin üzerinde yatırım artışı yarattığını ifade etti. Bence bu noktada bakılması gereken husus bölgelerin yeni yatırımlardan aldığı paydı. Sabit yatırım miktarları açısından bir önceki teşvik paketinde 1 ve 2. bölgelerde yapılan yatırımın miktarı toplamın içerisinde %60’a yakın yer tutuyor. Yani bölgesel dağılımda gelişmiş bölgeler yine de öne çıkıyor. Bu bağlamda yeni bölge dağılımına göre geçmiş teşvikteki miktarlarla ilgili de bir çalışma yapıyorum. Bir sonraki yazıda bu konuya da değineceğim.

Son olarak özellikle yapılan bu yasanın kapsamının bu kadar geniş olması; bence rekabet bozucu bir etki yaratacaktır. Zira Sn. Başbakan’ın da açıkladığı kadarıyla yeni paket ile birlikte yeni yatırımların bölge ve sektörüne göre bir süre cari giderlerinde de önemli bir vergi indirimi ortaya çıkacak. Bu noktada daha önce yatırım yapmış şirketler ile yeni yatırım yapacak şirketler arasında rekabet eşitliği ortamı ortadan kalkmış olacak. Bu bağlamda özellikle cari giderlere yönelik gelir stopajı indirimi gibi hususların bence genel bir vergi indirimi çerçevesinde değerlendirilmesi tüm iş dünyası için çok daha etkili bir sonuç verecek ve rekabeti de bozmayacaktı.

Bizim görevimiz eksiklikleri ortaya koymak ve iyileştirilmiş sistemler oluşturulmasına katkı sağlamak. Ülkemiz açısından büyük önem taşıdığını düşündüğüm paket ile ilgili önümüzdeki yazılarda bölgesel dağılım, stratejik sektörler ve kalkınma ajansları ile ilgili hususlarda yazılara devam edeceğim.