Pelin Bingöl, Ekonomistler Platformu Başkan Yardımcısı

 

Yunanistan’da yaşanan ekonomik krize bağlı olarak gösteriler ve genel grev uzun bir süredir devam ediyor. Bunun en önemli nedeni ise Yunanistan bütçesinin % 20’sine karşılık gelen cari açık ve milli gelirin 1.5 katına çıkan borçların kapanmasına ilişkin Papandreu Hükümetinin kemer sıkma politikasına devam etmesi ve vergileri artırma kararı alması.  Son olarak Yunan Parlementosu’nda Haziran ayı sonunda ek kemer sıkma önlemlerinin oylanmasının duyurulmasının ardından başta Atina olmak üzere bütün ülkede gösteriler daha da şiddetli bir hal aldı. Yunan halkı, azalan gelir seviyeleri ve refah kaybına karşılık doğal bir tepki olarak ilk suçlama merciini Hükümet ve Parlemento olarak görüp eylemlerini Hükümetin düşürülmesi üzerine odaklıyor. Karşılığında Papandreu Hükümetinin tek yapabildiği ise kabineyi değiştirmek ve ardından halkın desteğini alabilmek adına Parlamento’da güven oylamasına gitme kararı almak oldu. Fakat şu bir gerçek ki ekonomik kriz olarak başlayan ve ülkeyi iflasın eşiğine sürüklemeye devam eden olaylar zinciri, özellikle şu günlerde hükümetin düşürülmesi tehlikesinin de artması ile birlikte siyasi kriz ile devam edecek ve tüm Yunanistan’ı kaosa sürükleyecek bir boyut aldı.

 

Güncel gelişmeler kapsamında Papandreu’nun nakit rezervlerinin kalmadığına ilişkin açıklamasının ardından Yunanistan’a ilişkin ikinci kurtarma paketinin bir an önce devreye girmesi konusu gündeme geldi. Bu durumda AB ile IMF’nin yardım paketinin içeriğine ilişkin uzlaşma çabalarının aciliyeti daha da önemli bir boyut aldı, çünkü söz konusu yardımın gelmemesi durumunda ülke resmi bir iflas sürecine girecek. Temmuz ayı ortasında gelmesi beklenen 13 milyar Euro’luk dilimin öncelikli koşulları arasında ise kemer sıkma siyasetinin etkili sonuçlara ulaşması var ki bu koşulun geçerliliği ülkede artan eylem ve gösteriler ile zor bir dönemece girildiğini gösteriyor.

 

Yunanistan’ın iflası AB’de Euro grubuna dahil olan diğer ülkelere de krizin sıçraması yönünde endişeleri artırıyor. Son olarak Euro Grubu Başkanı Jean Claude Juncker, yaptığı açıklamada Yunanistan’daki borç krizinin AB’nin müdahaleleri ile oldukça dikkatli yönetilmesi gerektiğini, aksi halde bu krizin başta Belçika ve İtalya olmak üzere İspanya, Portekiz ve İrlanda’ya yayılabileceği tehlikesinden bahsetti. Bu endişe ile doğru orantılı olarak Euro Bölgesi maliye bakanları ikinci yardım paketinin oluşturulmasına ilişkin kararı 19 Haziran tarihinde gerçekleştirdikleri toplantıda aldılar fakat yardım pakedinin yürürlüğe girmesinin koşulu, daha önce de belirtildiği gibi, tasarruf ve kemer sıkma önlemlerinin hayata geçirilmesine bağlandı. Ayrıca Haziran ayı içerisinde yaptıkları bir basın toplantısında Merkel ve Sarkozy Euro’yu desteklemek adına Yunansitan’a ortak destek  verme kararı aldılar. Son olarak yardım paketi 23-24 Haziran tarihli AB liderler zirvesinde de görüşülecek ve öncelikle Euro bölgesinin güvenilirliği ve devamlılığını sağlamak, ardından da Yunanistan gibi bir Birlik üyesi devleti iflastan ve ekonomik krizden kurtarmak adına AB nezdinde gerekli tedbirlerin alınması yönünde irade gösterilecektir.