Birçok noktada, fırsatları ve başarıyı yakalayarak Dünya arenasında söz sahibi olmak için, var olan kaynaklarımızı kullanıyoruz. Kalkınma düzeyi geliştikçe hedeflerimiz daha da büyümeye devam ediyor. Bunun en büyük aşamalarından biri ise Türkiye’nin finans yapısına güç katacak ve Jeopolitik konumuyla bunu destekleyecek olan İstanbul Finans Merkezi Projesi’dir. Eylül 2009’da temelleri atılan ve daha öncesinden adından sıkça söz edilen bu proje için; aradan geçen bir buçuk senede, çok fazla yol kat edilemese de, kalınan noktadan devam edilmesi için çalışılmaya başlandı.

Bu proje ilk konuşulmaya başlandığında, özellikle Devlet Bakanı Ali Babacan’ın ortaya koyduğu 71 maddelik hareket planının üzerinde oldukça tartışılmış ama geçen sürede sadece 9 tanesi gerçekleştirebilmişti. Nisan sonunda gerçekleştirilen “İstanbul Finans Merkezi Konferansı”nda yaptığı konuşmada, eylemlerden 9 tanesini tamamlamakla geç kalmadıklarını aksine önlerinde 5 sene daha olduğunu ve bu merkezin Dünyada en önemli 10 finans merkezinden biri olmasını amaçladıklarını belirtti. Bu merkezin ütopik bir çalışma olmadığını belirten Babacan, önümüzdeki yüz sene sonrasını düşünen bir mantıkla bu merkezi kurmayı planladıklarını söylüyor.

Konferansın genelinde kendi hedeflerimizin değişik ağızlardan ortaya konulması bir yana yabancı kuruluşlarının da yorumları durumu oldukça özetleyici gözüküyor. Yabancı sermaye sahipleri ve finans sektörü yöneticilerinin gözüyle aslında durumu belli başlıklar altında toplamak mümkün:

  • Yatırım Ortamı:

Uluslararası yatırımların belki de karar verilme aşamasındaki en önemli etkeni uzun vadeli olmasının teminat altına alınması ve yeni yatırımların da önünü açacak olmasıdır. Oluşturulacak Finans Merkezi de aslında bunların bir meyvesi olacaktır.

  • Vergi Politikaları:

Özellikle AB Vergi Politikalarının Türk Vergi Mevzuatı ile entegrasyonun sağlanmasının büyük payı bulunmaktadır. Ayrıca vergi politikalarının stabil ve eşit dağılımlı olması dünya finans piyasalarını gönlünü kazanacak en önemli faktörlerden biri olarak gözüküyor.

  • Coğrafi Konum:

Zaten bu noktada açık ara önde olduğumuz belirtiliyor. Finansal piyasalar açısından Orta Doğu, Rusya ve Avrupa arasından birleştirici özelliğimiz çok büyük önem arz etmektedir.

  • Entelektüel Sermaye:

Finansın temelinde entelektüel birikimin var olduğunu kabul edersek, entelektüel sermayenin gelişimine yönelik yatırımların yapılması, yetenekli profesyonellerin kendini geliştirebileceği ve birikimlerini aktarabileceği, eğitime yönelik kurumların hızla inşa edilmesi gerekmektedir.

  • Hizmetler için Altyapı:

Finans kurumlarının gelişebilmesi için birçok alanda da hizmetlerin gelişmesi gerekmektedir. Hizmetlerin altyapısını oluşturacak olan bilgi teknoloji şirketleri desteklenmeli ve sayılarının artması için gerekli teşvik ve eğitimlerin sunulması gerekmektedir.

Özellikle yukarıdaki maddeler açısından Dubai ve Rusya ile yarışıyorken yabancıların gözüyle bu kriterlere öncelik verilmesi ve var olan eylem planında gerekirse revize yapılması gerekebilir. Ayrıca yarıştığımız ülkelerin ön planda olan özelliklerini ülkemizdeki örnekleri ile karşılaştırarak gerekli altyapı çalışmaları başlatılmalıdır. Ulaştırma, eğitim ve bilişim… tabii ki bunları en başında gelenleridir.

Her durumda, böyle büyük bir adıma kamu oyunun tam destek vereceği kesin olmakla beraber sivil toplum örgütlerinin de bu çalışmanın içinde olması, merkezin temellerinin daha da sağlam atılmasına vesile olacaktır.

 

En iyi fiyatlardan geciktirici sprey ve geciktirici hap türkiye resmi satış sitesi.