Sina Erkul, Stratejik Planlama Analisti

 

 

 

 

 

 

Tarihi günler yaşıyoruz.  Amerika’da yaşanan protestolar, Yunanistan ve İspanya’nın yaşadığı ekonomik bunalım, Euro bölgesi krizine zemin hazırladı ve nihayet Avrupa Birliği yeni bir döneme girdi. İngiltere’nin yeni anlaşmayı veto etmesi veya imzalamamış olması bana göre sürpriz değil. İngilitere zaten birliğin içinde değildi. Eğer İngiltere bir kriz yaşıyorsa bu kendi krizidir.

AB ülkeleri arasında imzalanan yeni anlaşma getirdiği kısıtlarla uzun vadede yaraları saracak gibi görünmekte. Peki bu Türkiye’yi ne kadar etkileyecek aslında şöyle demek daha doğru olur bu kriz Türkiye’yi beklenenin dışında ne kadar etkileyecek. Cari açığımız büyüyor ve enflasyon ne yazık ki beklenenin üstünde gerçekleşecek.  Yeni fikirler üretilip ve stratejiler geliştirilmekte, yalnız yerli araba üretimi ne bu noktada iyi bir karar gibi görünmemekte. Ayrıca orta doğuya yönelip krizin etkilerinden kaçınma tezi de çoktan çürütüldü çünkü orada da yaşanan siyasal kriz kendi içinde ayrı bir kaosa dönüştü.

Tüketici kredilerinde artış yaşandığını belirten bankacılık sektörünün yöneticileri bunun bir kriz belirtisi olduğundan bahsediyor. Çünkü kredilerin geri ödenmesi gecikiyor. Bu arada üreticilerde yeni TTK’dan bir hayli şikayetçi aslında ilk bakışta AB’nin şimdi aldığı önlemlere benzemekte. Yani baştan korumacılık yapılıyor gibi görünmekte ama üreticinin, sivil toplum kuruluşlarının bu noktada görüşlerinin dikkate alınması çok önemli. Çünkü yasa yapıcının deneyimi ile üreticinin deneyimi aynı değil. Kriz bizi bu defa teğet geçecek gibi görünmüyor.

Türkiye Euro bölgesindeki krizden kendisine ders çıkarmalı. Evet; 2000 ve 2011 krizinden sonra ders almış olabiliriz üstelik önlemde almış olabiliriz.  Ama dünyada çok büyük hem siyasal ve ekonomik bunalım söz konusu bu durumda finansal piyasaların derinleşmesine önem verilmeli ayrıca BDDK’da temkinli olmalı. Faizler, krediler kontrol altında tutulmalı.