1. Türkiye ekonomisinde bir (resesyon) durgunluk ihtimali görüyor musunuz?

Resesyon, bir ekonomide iki dönem üst üste küçülme olarak tanımlanıyor. Bir anlamda ekonominin üretme becerisinin azalması, üretimin düşmesi olarak da tanımlanabilir. Türkiye ekonomisi 2016 yılı 3. çeyreğinde %1,8’lik bir daralma yaşadı. Eğer 2016 yılının son üç ayında da benzer bir negatif rakamla karşılaşırsak teknik olarak durgunlukta olduğumuzu söylemek mümkün olabilecek. Büyümenin öncü göstergeleri olan sanayi üretimi, tüketici güveni gibi istatistikler 2016 yılının son çeyreği için pek de umut vermiyor. Dolayısıyla büyük olasılıkla Türkiye 2016 yılını bir durgunlukla kapatmış olacak. Bu durumun ise özellikle kurda ve finansal araçlardaki bozulmayı arttıracağı söylenebilir.

 

  1. Enflasyon %8,5 ile bitirdi 2016’yı. Bu durum 2017 için neye işaret ediyor?

TCMB bügun enflasyonda Aralık ayında beklentilerin üzerinde bir rakam ile karşılaşmamızı üç temel nedene bağladı. Vergi artışları, döviz kuru artışları ve petrol fiyatlarındaki artışı. Ayrıca işlenmemiş gıda fiyatlarındaki artışın da enflasyonun beklentilerin çok üzerinde gelmesinin nedenlerinden biri olduğunu söyledi. Özellikle kur ve petrol fiyatlarında önümüzdeki 3-4 aylık dilimde daha hareketli ve oynak bir seyir izleyebilecek. Bu da duruma biraz daha kötümser bakmamıza neden oluyor. Nitekim birçok finans kuruluşu enflasyonda yılın ilk yarısında çift hanelerin görülebileceğini söylüyor.

 

  1. Esnafa kredi, ahilik fonu, sosyal yardımlar vs. bir hayli artıyor.

Ülkemiz ekonomisinin büyümesi daha fazla üretim, tüketim ve dış ticaret ile yakından ilişkili. Hükümet de bu hususları dikkate alarak hareket etmeye çalışıyor. Ancak çözüm kolay para ile birlikte gelen tüketim harcamaları değil, yatırıma yönelik adımlar da atılmalı. Özellikle siyasi ortam, güvenlik riskleri vs. derken istenen sonuçların ortaya çıkması pek mümkün görünmüyor.