26.08.2015

FED YENİ PARASAL BİR GELİŞMEYE GİDEBİLİR

Çin’de yaşanan gelişmelerin ardından bazı ekonomistler Fed’in faiz artışı yerine parasal genişlemeye gidebileceğini düşünüyor. Çin faktörünün uluslararası bir risk faktörü olarak su yüzüne çıkması, Fed’in faizi artırma konusunda zorluk çekeceği algısı yarattı. Tüm bu yaşananların, Fed’i yeni bir parasal genişlemeye itebileceğini bile düşünenler var.  Çin’de yaşanan gelişmeler dünya piyasalarında dengeleri bozdu. Dünyanın ikinci büyük ekonomisi Çin’in hızlı yavaşlayacağı korkusu ve ABD ekonomisiyle arasındaki ayrışma, uluslararası risklerin artmasına yol açtı. Dünyada ticaret hacminin yılın ilk yarısında Çin etkisiyle son altı yılın en sert düşüşünü yaşaması, küresel ekonomiye dair endişeleri öne çıkardı. Bu durum, ABD Merkez Bankası’nın işini zorlaştırıyor. Kısa süre öncesine kadar Fed için faiz artırımını zorlaştıran temel unsur enflasyondaki hareketsizlikti. İstihdam ve emlak piyasasındaki yükselişle faiz artırımına giderek yaklaşan Fed, şimdi yeni bir sorunla karşı karşıya kaldı.  Fed yöneticilerinden henüz Çin’in, ABD’nin faiz artırmasının önünde ciddi bir engel oluşturduğuna dair net bir yorum gelmedi. Ancak uluslararası ticaretin yavaşladığı, ABD’nin iyileşmede yalnız kaldığı bir ortamda Fed’in faiz artırma konusunda artık daha fazla zorlacağı tahmin ediliyor. Bu noktada, Fed’e ilişkin beklentilerin çok farklı senaryolar içermeye başlaması dikkat çekiyor. Barclays ve Credit Suisse gibi yatırım bankaları ilk faiz artırımına yönelik beklentilerini öteledi. Dallas Fed’in eski başkanı Richard Fisher gibi isimler faizin herşeye rağmen Eylül’de artabileceğine işaret etti. Ancak tüm bunların yanında en dikkat çeken, finans dünyasının önde gelen bazı isimlerinin faiz artırımından değil, parasal genişlemeden bahsetmesi oldu. Dünyanın en büyük hedge fonu “Bridgewater Associates”ın kurucusu Ray Dalio, Fed’in bundan sonraki ilk adımının para politikasını sıkılaştırma değil gevşetme yönünde olacağını söyledi. Dalio, deflasyonist daralma riskinin giderek daha açık hale geldiğine dikkat çekti. ABD’nin eski hazine bakanlarından Larry Summers ise, Fed’in deflasyonist tehlikeleri gözeterek parasal genişlemeye yeniden başlamayı düşünmesinin yerinde olacağını söyledi. Ancak Dalio ve Summers’ın açıklamalarına rağmen, Fed’in parasal genişlemeye gidereceğini düşünenler hala azınlıkta bulunuyor.

http://www.ntvpara.com/haberler/finans/fed-yeni-parasal-bir-gelismeye-gidebilir

ÇİN DALGASI GERİ Mİ DÖNDÜ

Küresel piyasalar, Çin’de başlayan sert düşüşün oluşturduğu panik havasından dün itibarı ile kurtulsa da borsalardaki dalgalı seyrin devam ettiği görülüyor. Çin Merkez Bankası’nın (PBoC) dün faizleri ve zorunlu karşılıkları düşürmesinin ardından iki günde yüzde 17’ye yakın değer kaybeden Şanghay bileşik endeksi yaklaşık yüzde 4 değer kazanırken, dün güne pozitif başlayan New york borsalarının günü yüzde 1’in üzerinde değer kayıplarıyla kapatması dalgalanmanın devam ettiğine işaret etti. ABD’de dün açıklanan konut satışları ve tüketici güven endeksinin beklentilerden iyi gelmesine karşın özellikle günün ikinci yarısında hisse senedi piyasalarında satış baskılarının etkili olduğu görüldü. Dow Jones endeksi yüzde 1,29, S&P 500 endeksi yüzde 1,35 ve Nasdaq endeksi yüzde 0,44 değer kaybetti. ABD 10 yıl vadeli tahvil faizleri yüzde 2,13’e kadar yükseldikten sonra yüzde 2,07 seviyelerinde dengelenirken, dolar endeksi ise PBoC’nin adımlarının ardından 93,49’dan 94,53’e yükseldi. Analistler, bugün saat 15.30’da açıklanacak dayanıklı mal siparişleri verisinin takip edileceğini belirterek, piyasalarda artan volatilitenin etkisinin bir süre daha devam edebileceğini kaydediyor. Avrupa tarafında, gelişmiş ülke borsaları, üst üste 7 işlem günü süren düşüşe dün son vererek günü yüzde 5’lere yaklaşan artışlarla tamamlarken, euro/dolar paritesi 1,16’nın üzerinden 1,14’ün altına kadar geriledikten sonra 1,1470 seviyelerinde dengelendi. Dün Almanya’da açıklanan 2. çeyrek GSYH’nın yüzde 0,4 yükselerek beklentileri karşılamasının ardından DAX endeksi yüzde 4,97 değer kazandı, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 4,14, İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 3,09 yükseldi. Asya tarafında PBoC’nin faiz indiriminin ardından dolar/yen paritesi 118,45’den 120 sınırına kadar, dolar/yuan paritesi ise 6,39’dan 6,42’ye yükseldi. Bugün kapanışa yakın Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 2,92, Hindistan’da Sensex endeksi yüzde 0,40 ve Çin’de Şanghay endeksi yüzde 3,13 değer kazandı. Yurt içinde, dün özellikle banka pay piyasalarında yoğunlaşan alışlarla Borsa İstanbul 100 (BIST 100) endeksi yüzde 3,04 yükselerek 73.510 puana çıkarken, faizler ve döviz kurlarında düşüşler görüldü. Analistler, endeksin 72.600 puanın üzerinde kalması durumunda pozitif görünümün korunacağını ifade ederek, küresel piyasalardaki dalgalanmanın yön üzerinde belirleyici olacağını dile getiriyor.

http://www.ntvpara.com/haberler/finans/cin-dalgasi-geri-dondu

EMTİAYI VURAN ÇİN RÜZGARI ESMEYE DEVAM EDECEK Mİ?

Dünyanın en büyük hammadde tüketicisi Çin’deki ekonomik büyümeye ilişkin endişelerle emtia fiyatları son yılların en düşük seviyesine indi. Uzmanlara göre Çin’deki yavaşlama nedeniyle baskı sürecek. Çin ekonomisi kaynaklı korkular bu hafta emtia fiyatlarını finans krizinden bu yana en düşük seviyeye çekti. Her ne kadar dün Çin borsalarında devam eden kayba rağmen tepki alımlarının etkisiyle borsalar ve emtia fiyatları biraz toparlanma gösterse de analistlere göre, emtia fiyatları ve emtia üreticilerinin paralarında ağır baskı sürecek. Dünyanın en büyük hammadde tüketicisi Çin’in talebinin azalacağı beklentisi ve arz fazlası gibi nedenlerle emtia fiyatlarında esen düşüş rüzgarı uzmanlara göre devam edecek.

Endüstriyel metallerde önceki gün yaşanan gerilemeye dün ara verildi. Önceki gün son yılların en düşük seviyesine gerileyen bakır yüzde 1, alüminyum yüzde 1.3 yükseldi. Petrol fiyatlarında da toparlanma vardı. UBS’in varlık yönetimi biriminde emtia bölümü başkanı Dominic Schnider, emtia piyalarının kısa vadede istikrar kazanabileceğini fakat bunun fiyatların daha da düşmeyeceği anlamına gelmediğini söylüyor. Schnider’a göre emtiayı finans krizi seviyelerine iten rüzgar henüz sona ermiş değil. Çin’in büyüme beklentilerinin 1990’dan bu yana en düşük seviyeye gelmesi ve ham maddelerde arzın talebin üzerinde kalması fiyatların düşmesindeki en büyük sebep. Doların değer kazanmaya başlaması ile emtia fiyatları üzerindeki satış baskısının da arttığına dikkat çekiliyor.

Çin’deki ekonomik büyümeye ilişkin endişelerle emtia fiyatlarının düşmesinden en çok etkilenecek ülkelerin önde gelen emtia üreticilerinden Brezilya, Rusya ve Hindistan olacağı belirtiliyor. Çin’e demir cevheri ihracatının yüzde 80’i Brezilya, Avustralya ve Güney Afrika’dan yapılıyor. Avustralya’nın ihracatının yaklaşık üçte biri Çin’e yapılıyor. Brezilya ve Güney Afrika ise ihracatının yaklaşık beşte biri Çin’e gidiyor. ABD gibi büyük oranda emtia üreten ve tüketen ülkelerin de olumsuz etkilenebileceği kaydediliyor. Pamuk, mısır, petrol gibi emtialarda üretici olan ABD’nin düşen fiyatlar nedeniyle enfl asyonist baskıları hissedebileceği belirtiliyor. Bununla birlikte net ihracatçı olan ülkelerin de düşük emtia fiyatlarından olumsuz etkilenmesi bekleniyor. İhracatı milli gelirin yüzde 30’unu aşan Kazakistan, Azerbaycan ve Türkmenistan da azalan emtia fiyatlarından olumsuz etkilenecek ülkeler arasında gösteriliyor. Çin, petrol alımlarının büyük bir kısmını Rusya, Suudi Arabistan ve Angola’dan yapıyor.

http://www.dunya.com/dunya/global-ekonomi/emtiayi-vuran-cin-ruzgari-esmeye-devam-edecek-272810h.htm

ABD BÜYÜME TAHMİNİNİ DÜŞÜRDÜ

ABD ekonomisi 2015 yılı GSYH büyüme tahmini yüzde 2,9’dan yüzde 2,0’a indirildi.

ABD’de Kongre Bütçe Ofisi (CBO), ABD ekonomisi için 2015 büyüme tahminini düşürdü, 2016 ve 2017’yi yükseltti.

ABD’de Kongre Bütçe Ofisi , 2015 yılı için GSYH büyüme tahminini düşürdü. Ancak CBO, 2016 ve 2017 yılları için GSYH büyüme tahminlerini ise yukarı yönlü revize etti.

Partiler üstü bir kurum olan CBO, 2015 için GSYH büyüme tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 2,0’a indirirken, 2016 büyüme tahminini yüzde 2,9’dan yüzde 3,1’e, 2017 tahminini yüzde 2,5’ten 2,7’ye çıkardı.

CBO, 30 Eylül’de sona erecek mali yıl için federal bütçe açığı tahminini ise Mart ayındaki tahmine göre 60 milyar dolar düşürdü. CBO, cari mali yılda açığın 2014 mali yılındaki 483 milyar dolar, GSYH’nın yüzde 2,8’i seviyesinden 426 milyar dolar, GSYH’nın yüzde 2,7’si seviyesine gerileyeceğini öngördü.

http://www.dunya.com/dunya/ulkeler/abd-buyume-tahminini-dusurdu-272787h.htm

TÜRKİYE’NİN TURİZMDEKİ ‘SKOR’U DÜŞÜK

Türkiye, WEF’in ülkelerin turizmdeki performanslarını ortaya koymak için hazırladığı “2015 Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi”ne 141 ülke arasında 44. sırada yer aldı. İZMİR – Dünyanın en çok turist çeken 6. ülkesi olmasına rağmen Türkiye, turizm rekabet endeksinde bir çok başlıkta oldukça gerilerde yer aldı. Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu (WEF)’nun, ülkelerin turizmdeki performanslarını ortaya koymak için hazırladığı “2015 Seyahat ve Turizm Rekabet Endeksi”ne 141 ülke arasında 44. sırada yer aldı. WEF’in 2015 yılı endeksine göre Türkiye, turizm gelirlerinde 12’nci, ulaşım, çevre ve güvenlik gibi konuları içeren turizm performansında ise 44’üncü sırada yer alabildi. İndeksteki sıralamada en yüksek skor, 7 üzerinden 5.41 ile sağlık ve hijyen, 5.04 ile turizm hizmetleri altyapısı, 4.66 ile havayolu ulaşımı altyapısı ve 4.54 ile işletme ve iş çevresinde gerçekleşti. Havayolu ulaşımı altyapısı kategorisindeki skor Türkiye’yi 141 ülke arasında 16. sıraya getirirken, çevresel sürdürülebilirlik ile doğal kaynakları koruma, güvenlik ve emniyet gibi konular ise Türkiye’nin en düşük skorlara sahip alanları oldu.

Raporu değerlendiren Yaşar Üniversitesi Turizm Rehberliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Orhan İçöz, Türkiye’nin ekonomide olduğu gibi turizmde de orta gelir tuzağından çıkamadığını ifade etti. Türkiye’nin, çevresel sürdürülebilirlik, doğal kaynakları koruma, güvenlik ve emniyet gibi konularda en düşük skora sahip ülkeler arasında yer aldığını belirten İçöz, “Ülkeye gelen turist sayısı ve turizm gelirlerine göre 44’üncü sırada yer almak sektörün kendini yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır” dedi.

Rekabet gücü düşük

İçöz, endekste yer alan Türkiye’nin turizm eksilerine ilişkin şu bilgileri verdi: “Çevresel sürdürülebilirlik ile doğal kaynakları koruma, güvenlik ve emniyet gibi konularda en düşük skorlara sahip Türkiye’de yüzey ulaşımının önemli ölçüde karayoluna dayalı olması, demiryollarının uzun yıllar ihmal edilmiş olması, liman hizmetlerinin sınırlı bölgelerde verilebiliyor olması ülkeyi ziyaret etmek isteyen turistler için negatif izlenim yaratmakta. Ülkemizde son yıllarda değişik amaçlarla yeşil alanların yok edilmesi ve vatandaşlarda çevre koruma bilincinin yeteri kadar gelişmemiş olması ise doğal kaynakların korunmasında düşük skora sahip olmamıza yol açmakta.”

Unsurlar değerlendirilmeli

Orhan İçöz, ziyaretçi sayısına bakıldığında Türkiye’nin son derece önemli konumda olduğunu, ancak niteliksel değerlere bakıldığnda aynı başarıyı görmenin mümkün olmadığını ifade ederek, şunları söyledi:

“Gelen ziyaretçi profilinin orta ve alt gelir düzeyine sahip kişilerden oluşması ve ortalama harcamalarının 750 dolar civarında dolaşması, bir anlamda turizmde de orta gelir tuzağı görüntüsü vermekte. Türkiye’nin turizm yöneticilerine düşen görev, rapordaki rekabet unsurlarının ayrıntılı değerlendirmesini yaparak, bu konularda ilerlemeler sağlamak olmalıdır.”

http://www.dunya.com/ekonomi/ekonomi-diger/turkiyenin-turizmdeki-skoru-dusuk-272721h.htm