Ahmet Can, Ekonomistler Platformu Genel Sekreteri

Ekonomi dünyamızın önemli aktörlerinden olan aile şirketlerimizin kurumsallaşma yolunda yaşadığı sıkıntılara daha önceki yazımızda değinmiştik. Bu sayımızda durumu biraz daha derinlemesine inceleyeceğiz.

Aile şirketleri kuruluşu sonrasında malum taht kavgalarına devam ede dursun firmanın işleyişi açısından görev dağılımı ve yetki devri yapmak mecburiyetinde kalır, işte bu noktada bambaşka bir kurumsallaşma sorunu olan organizasyonu yönetememe durumu ortaya çıkar. Sorun ilk olarak aile bireyleri arasında yapılan görev dağılımı sonrası genellikle aile büyüklerinin yaşça daha büyük olmalarının verdiği güçle birlikte, kendi alanı dışında diğer alanlarda da söz sahibi olmak istemesiyle başlar. Genelde bu kişiler, işletme içerisinde kendi bilgileri dışında herhangi bir karar alınmaması için büyük çaba göstermektedir. Durumu daha dramatize eden ise; ailenin küçük fertlerinin de bir süre sonra uzmanlık alanları dahi olsa kendi büyüklerinden onay almadan karar alamamaları ve faaliyete geçememeleridir. Zamanla bu davranışlar aile şirketinin geleneği haline dönüşmekte ve ailenin yaşça daha küçük bireyleri firmanın profesyonel yöneticileri nazarında itibarını kaybetmektedirler. Sonunda organizasyonun yönetim şekli monarşiye dönüşmekte ve farklı seslerin çıkmasına izin vermeyen, değişime kapalı bir firmaya doğru yürüyüş başlamaktadır.

Aile şirketlerinde yetki devri ise bir başka kurumsallaşma sorunudur. Yetki devrinin ne olduğunu bilmek tek başına bir şey ifade etmez özellikle firmayı yıllarca tek başına yönetenlerin yetki devrini uygulamaları çok sancılı bir sürece dönüşebilir. Yetki devri yapabilmek; hangi yetkilerin devredileceğini, devredilen yetkinin nasıl kontrol edileceğini ve gerektiğinde ne zaman yetkinin geri alınacağını iyi bilmektir. Aksi takdirde yetkileri devretmek bir fobiye dönüşür ve zamanla her işte yetkili ve son söz sahibi olmak isteyen aile bireyleri yetki devri yapamadıklarından artan iş yükleriyle birlikte işleri sürekli erteleyen ve iş yapamayan kişiler olurlar. Tabi diğer taraftaki profesyonel yöneticilerde yetki devredilememesinden paylarına düşeni alırlar. Profesyonel yöneticiler firmada işe başladıkları tarihten itibaren büyük bir umutla yetki alıp daha hızlı çalışabilme ve fark yaratma konusunda çok iştahlıdırlar. Ancak bir süre sonra yetki devri fobisi olan aile şirketi bireyleri, profesyonel yöneticiyi genellikle ‘‘alışkanlıkların değişmesinin zaman alacağı’’ düşüncesine inandırarak oyalayıp, ufak tefek yetki devirleriyle gönlünü almaya çalışırlar.  Zamanla iş tatminsizliği yaşayan profesyonel yönetici birçok defa firmayla yol ayrımına gelir hatta daha iyi bir iş fırsatını değerlendirebilir. Bu durum işletmenin ihtiyacı olan nitelikli işgücünü yeterli düzeyde kullanamamasına yol açtığı gibi ilerleyen süreçte nitelikli işgücü kayıpları yaşamasına neden olacaktır.

Aile şirketlerinin kurumsallaşma sürecindeki sorunları her firma için genel olabileceği gibi bazıları içinde özel durumlar içerebilir. Sonuç olarak kurumsallaşmak isteyen aile şirketleri öncelikle; kurumsallaşma yolunda mutlaka danışmanlık hizmetler almalı ve imkânlar dâhilinde aile bireyleri birebir danışmanlık hizmetiyle kendilerini kurumsallaşma sürecine hazırlamalıdırlar. Sonrasında ise tüm organizasyon sürece dâhil edilerek şirket içerisindeki tüm çalışanların ortak bir bilinç ve kültür ile hareket edebilmesi sağlanmalıdır. En önemlisi ise; kurumsallaşmayı sadece eğitimlere katılarak ya da danışmanlık hizmetleri alarak sağlayabileceğine inanan aile şirketlerinin sahibi aile üyeleri unutmamalılardır ki kurumsallaşma; kurumsal düşünebilen ve öğrendiği kurumsallaşma kriterlerini uygulanabilir hale getiren lider ve yöneticilerle gerçekleşebilmektedir.