Gökhan Ezgin, Ekonomistler Platformu İcra Kurulu Üyesi

 

En son açıklanan rakamlara göre yılın ilk çeyreğinde yüzde 11,9, ikinci çeyreğinde yüzde 9,1, üçüncü çeyreğinde yüzde 8,4 olarak büyüyen Türkiye ekonomisi yılın dördüncü çeyreğinde 5,2 büyüdü. 4. Çeyrek için en iyimser tahminler dahi yüzde 4 civarındaydı. Yüzde 5,2’lik büyüme sürpriz oldu. Son çeyrek verisinin de açıklanmasıyla birlikte Türkiye 2011 yılında ulaştığı yüzde 8,5 büyüme rakamına ulaştı. Türkiye bu büyüme rakamı ile Çin’den sonra dünyanın en hızlı büyüyen ikinci ekonomisi oldu.

 

Büyüme rakamının çeyrekler bazında giderek azalması kimseyi şaşırtmamalı, çünkü Türkiye bir süredir yüksek büyüme hızını daha makul seviyelere indirmek için çaba sarf ediyordu. Faizlerin yükselmesiyle birlikte iç tüketimin kredi iştahı önemli ölçüde azalmış, yüksek kredi genişlemesine dayalı tehlikeli büyümenin önüne geçilmiş oldu. Bu noktada ihracatın da büyümeye verdiği desteğin altını çizmek gerekiyor. Türkiye’nin ihracatı yılın 4. çeyreğinde yüzde 11 oranında artış kaydetmişti. Dolayısıyla ihracatın, büyüme ile yakında ilişkili olduğu görülüyor.

2011 yılında yaşanan yüksek büyüme oranının ardından 2012 yılı daha sakin bir büyüme temposu ile geçecek. Hükümetin koyduğu %4 hedefi son derece gerçekçi bir hedef. Bu hedefin üzerine çıkılmaması için hiçbir neden yok. Hatta Türkiye rahat bir şekilde yüzde 5’in de üzerinde bir büyüme rakamı yakalayabilir.

İhracatın da büyümeye giderek daha fazla destek vermesini bekliyoruz. 2012 yılına ihracat açısından iyi bir başlangıç yaparak, ilk çeyrekte yüzde 10,57 ihracat artışı yakaladık. Bu olumlu seyir muhakkak olarak ekonomiye pozitif yansıyacak.

 Bu noktada şunu vurgulamak gerekiyor: iç tüketimi dizginleyerek düşük tempoda büyümek Türkiye için bir opsiyon olmamalı. Türkiye’nin genç ve dinamik nüfus avantajıyla yüzde 7-8 seviyelerinde büyümemesi için hiçbir neden yok. Bu rakamları yakalayabilmek için sanayimizin teknolojik dönüşümünü sağlamak amacıyla ileri teknolojili ve katma değer yaratan ürünlerin üretimine ağırlık vermek, her geçen gün daha da önem kazanıyor. Teknolojiye ARGE’ye, innovasyona daha fazla yatırım yaparak hem ihracatta elde ettiğimiz katma değeri arttırma imkânı bulacağız hem de ara ve mamul maddelerin ithalatından kaynaklanan cari açığı giderek azaltmış olacağız.

 Yeni çıkacak yatırım teşvikleri ile ihracata dayalı büyüme sayesinde Türkiye çok daha yukarı seviyelere yükselecektir.