Ahmet Can, Ekonomistler Platformu Genel Sekreteri

Türkiye, 12 Haziran seçimlerinde tercihini mevcut siyasi güç tarafından kullanarak gerek siyasi alanda gerekse ekonomik alanda istikrarın devamını istemiştir. Artık iktidar seçimi geride bırakarak Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarına daha kalıcı çözüm yolları bulmalı ve siyasi başarısını ekonomik başarılarla da devam ettirmelidir.

 

İlk başarı büyüme hızımızın, 2011 yılının ilk çeyreğine göre bir dünya rekoru kırarak %11 olmasıdır. Bu durum Türkiye için sevindirici bir gelişme olmakla beraber ekonomik düzenimizin diğer makro göstergelerinde ise büyümeye rağmen aynı hızda değişim görülmemektedir. Mevcut duruma sadece istihdam içindeki gelişmeleri baz alarak baktığımızda; büyüme rüzgarıyla aynı oranda esmeyen istihdam oranlarındaki artış 2011 yılının Ocak ayında %42,3, şubat ayında %42,9 ve son olarak mart ayında %43,7’dir. Diğer taraftan işgücüne katılım oranları ise Ocak, Şubat ve Mart ayı için sırasıyla; %48,1, %48,5 ve % 49’dur.

Tüm bu veriler ışığında görüyoruz ki ülkemizde büyüme ile istihdam arasındaki bağlar çok kuvvetli değildir. Büyümeyi, istihdam gibi ekonomik ve sosyal kalkınmanın önemli bir parçasıyla destekleyip yapılandırmak daha sonraki dönemler için güçlü ve sürdürülebilir bir büyümeden bahsedebilmeyi kolaylaştırabilir. Aksi takdirde büyüme sadece para piyasalarındaki değişimlerim etkisinde kalacak ve istihdam artışı olmadığı gibi toplumsal refah anlamında da iyileşme, diğer gelişmiş ülke ekonomileri yanında yetersiz kalacaktır.

Büyümenin kalıcı olması ve sonrasında sanayi yatırımlarına, KOBİ’ler için destek kredilerine ve girişimciliği teşvike dönüşmesi ülkemizi gelir seviyesi daha yüksek bireylerin yaşadığı ve daha sağlıklı büyüyen bir ekonomik yapıya doğru hızla götürecektir. Bu sebeple seçim sonrası hükumet ekonomi alanında daha radikal kararlar almalı ve yatırımların artırılmasını sağlayarak yeni iş olanakları oluşturmalı, KOBİ destek kredileriyle birlikte KOBİ’lerin istihdam sayısını artırmalı ve onlarında vasıflı işgücüne ulaşmalarını sağlamalıdır. Sektör ayrımı yapmaksızın girişimcilik desteklenmelidir.

İstihdam artışını sağlamak hedefinin yanında unutmamamız gereken önemli bir konu ise;  ülke insanlarının iş piyasasına hazır olması için eğitim, sağlık, bilgi ve beceri, deneyim konusunda nitelikli bir altyapıya sahip olmalarını sağlayabilmek, ülkemizdeki iş gücünün vasıflı bireylerden oluşmasını beraberinde getirecektir. Büyümeyle istihdam oranlarının birbirine yakın artış oranlarıyla arttığı bir dönemde nitelikli iş gücü hem iktisadi ve sosyal hayatımızın sağlam temeller atarak ilerlemesini sağlayacak hem de daha güçlü Türkiye hedeflerimize ulaşmamızda bizleri geleceğe dair umutlu kılacaktır.