Ekonomistler Platformu’nun gerçekleştirdiği Ekonomi Politikaları Enstitü Programı Bloomberg HT Genel Yayın Yönetmeni Prof. Dr. Kerem Alkin’in katılımıyla başladı. Prof. Dr. Kerem Alkin katılımcılara, Dünya’daki ekonomik gidişatı ve Türkiye Ekonomisi üzerine etkilerini detaylı bir şekilde değerlendirdi.

Prof.  Dr. Alkin, dünya ticaretinin 2009 yılından bu yana beklenenin aksine büyük bir hızla arttığını; hammadde fiyatlarının ise diğer emtia fiyatlarına oranla daha fazla arttığını ifade etti. Konuşmasında Prof. Dr. Alkin, küresel emtia fiyatlarının yükselmesinin ise özellikle beraberinde bir maliyet enflasyonunu beraberinde getirdiğini belirtti.

Alkin yaptığı konuşmada; “Siyasi liderlerin, özellikle Avrupa’da cesur yapısal reformaları gerçekleştirememesi ve emtia fiyatlarında spekülasyona bağlı artış ise Avrupa’da krizin ateşini düşürecek para politikası hareketlerinin yapılamasına neden olmaktadır. İspanya’daki seçimlerden istikrara işaret eden bir sonuç çıkmaması ve diğer Avrupa ülkelerindeki olumsuz havanın devam etmesi bu kritik dönemi daha da çıkmaza sokabilecektir.

Öte yandan dünya bugünkü kriz ile boğuşurken, önümüzdeki on yıllarda karşı karşıya olduğumuz birçok önemli problem ise göz ardı etmektedir. Örneğin karbon emisyonları ile illgili uzmanlarca yapılan araştırmalarda; 2017 yılına kadar ülkelerin emisyon artışını azaltmaya yönelik önlemleri almaması durumunda, ortaya çıkabilecek sonuçların geri dönüşünün olamayacak ve dolayısıyla Dünyayı içinden çıkılmaz bir duruma sürüklenecek” dedi.

Türkiye’nin Avrupa Birliği müzakereleri konusuna da değinen Prof. Dr. Kerem Alkin yapılan görüşmelerde Türkiye’nin son dönemde daha agresif bir stratejiye yöneldiğini bu stratejinin ise önümüzdeki dönemde Türkiye’nin AB süreci için sonuçlarının yakından takip edilmesi gerektiğini ifade etti.

Konuşmasının son bölümünde Türkiye’deki ekonomi politikaları uygulamalarına değinen Prof. Dr. Kerem Alkin, 2012 yılında özellikle cari açık ve bankaların sendikasyon kredilerinin geri ödenmesi için en azından 80-85 milyar dolar kaynağa ihtiyaç bulunduğunu, Türkiye’nin ise bu kaynağı bulmak için uluslararası piyasaları etkileyecek adımları atmasının önemine değindi. Öte yandan bu kaynağın yaratılamamasının özellikle kurlar üzerinde beklenmeyen hızlı bir artışa neden olabileceğini ifade etti.

Makro ekonominin iki kötü düşmanı olan bütçe açığının ve carı açığının bir arada olması büyük bir çöküşün ateşleyicisi olacağını belirten Alkin, cari açığın bu derece büyük olduğu bir ortamda mali disiplinin en sıkı politikalarla sadık kalarak devam ettirilmesi, büyük sorunların ortaya çıkmasını engelleyeceğini ifade etti. Reel sektörün gerçekleşen krizlerde edindikleri deneyimle kendi ayakları üzerinde durmaya çalışırken mali disiplinin en ufak bir boşluğa düşmesinin, ağır ve kritik sorunların baskısını çok yoğun bir şekilde kendini hissettireceğine inandığını söyledi.

Türkiye ekonomisinin istikrarının mali disiplin ve bankacılık sisteminin sağlamlığına dayandığını vurgulayan Alkin, reel sektörde mali disiplini sağlamak adına çok fazla vergi yükü bindirilmesinin riskli olduğuna da değindi.

2012 Türkiye Ekonomisi için işsizlik ve enflasyonda iki haneli rakamlardan söz edilebileceğini ancak bu ihtimalin %50’nin altında olduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Kerem Alkin konuşmasının sonunda; makro politikalar açısından atılacak adımların günümüz kriz ortamında oldukça sınırlı olduğu bu noktada sektörel açıdan yapılacak reform ve çalışmaların, mikro adımların daha fazla öne çıktığını ifade etti.